top of page
Boş Not Defteri

TUTULAMAMIŞ YAS
Özellikle ebeveyn kayıplarında, çocuğun yas sürecini etrafındakilerle birlikte yaşaması, hissetmesi, duygularını ifade edebilmesi çok önemli. Çoğu zaman, koruma amaçlı çocuğu yas ortamlarından uzak tutarken, ileriki hayatına yansıyacak duygu sıkışmalarına neden olabiliyoruz.

Başarılı bir üniversite öğrencisi olan genç, son zamanlarda etrafına karşı artan öfke, tahammülsüzlük, agresiflik yüzünden annesinin gayretiyle danışmanlık almaya karar vermişti. Hikayesini alırken babasından bahsetti. Küçükken kaybetmişti. Regresyon öncesinde babasına olan duyguları oldukça olumsuzdu. Hayatını mahveden, ailede şiddet uygulayan, şizofren biriydi. Onlara çok çektirmişti.

(Regresyon seanslarında giren benlik ile çıkan benlik arasındaki büyük değişim, kişinin hayatında da dönüm noktası olacak büyük dönüşümlere vesile olur. Bu vakada da tek seansla gelen bu değişim dikkate değer boyutta)

Seansa girerken babasından nefretle bahseden genç, regresyon esnasında babasıyla olan hatıralarına gitti. Babası nasıl biri olursa olsun "o bir çocuktu" "ona ihtiyacı vardı" "baba desteği istiyordu" "babasının hep yanında olsundu"

Gençliğe ilk adım attığı yıllarda babasını kaybetmişti. Ama etraftaki insanlar yüzünden babası öldükten sonra, baba eksikliğinin üzüntüsünü, özlemini, onu sevdiğini ifade edememişti. Seans esnasında babasıyla buluştu ve ona samimi duygularını ifade etti. Sevdiğini, çok özlediğini, onsuz yalnız hissettiğini, hiç unutmayacağını, hep yanında hissedeceğini... Bilinçaltı düzeyde gerçek hayatta yapamadıkları vedalaşmayı yaptılar ve yarım bırakılmış hikaye tamama erdirildi. 
Sonraki günlerde, annesi arayarak çok değiştiğini söyledi.Terapist şaşırmadı. Çünkü geçmişte sıkışmış duygular ve enerji salıverilmiş ve bugünü iyileştirmişti.

Bugüne ait sorunlarımızın nedenini şimdide ararız ama çoğu zaman geçmiştedir. Geçmişi iyileştirdiğimizde bugünümüz de iyileşir...

 

 

EŞİNLE OLAN SORUNUNUN NEDENİ ÇOCUKLUĞUNDA OLABİLİR Mİ?

Çocuklukta yaşanan olumsuzluklar, sağlıksız ilişkiler, bazı toplumsal kabullenmişlikler gibi etkenlerle hayatımızda "sıkıştığımız" kısır döngüler oluşabilir. İşin kötüsü çözülmeyen bu problemler, tekrar tekrar hayat sahnemizde karşımıza çıkar ve bizi mahveder.
Danışan ilişkilerinde sorun yaşıyordu. En sonunda eşiyle ciddi derecede arası açılmıştı. Eşini değiştirmek gibi bir şansımızın olamazdı, ancak kendisini değiştirirse pekçok şeyin değişebilirdi. Regresyon esnasında çocukluğuna gitti. Küçük bir kız çocuğuyken yaşadığı birtakım olaylar sonucu "çirkinim" "değersizim" "sevilmeye layık değilim" kodlaması yapmıştı. Ve hayatında hep bu inancın yansımasını görüyor, sevilmiyordu. Farkına varıp bilinçaltı düzeyde kodları değiştirildi. Olumsuz duyguların yerine olumluları yerleştirildi. Seanstan birkaç gün sonra aradı. Eşini arayıp barışmıştı. Hatta eşi sonradan "o seanstan sonra arayan sanki sen değildin" demiş, hayretini ifade etmişti.
Tek seansla bu kadar değişim... İnsanın kendiyle çalışıp sorunlarını çözmesi harika bir şey...


GÜRÜLTÜDEN RAHATSIZ GENÇ

Bazen sorunlarımızın kaynağını şimdide ararız ama çözüm için geçmişe yolculuk yapmamız gerekebilir. Danışan seslere karşı aşırı duyarlılık geliştirmişti ve bu hassasiyet çoğu zaman sevdiklerine öfke olarak yansıyordu. Regresyon sırasında geçmişinde, kavga gürültüyle geçen "gürültülü" bir çocukluğa şahit olduk. Artı olarak tutulamamış bir yas da vardı. Geçmişte gerekli düzenlemeleri yaptığımızda ve de ölen ebeveynle vedalaşıp, ruhsal parçaları toparladığımızda büyük bir değişim ve iyileşme kendiliğinden geldi...

 

 

DİKKAT EDİN! SÖYLEMLERİNİZ ÇOCUKLARIN İÇ SESİ HALİNE GELİR

Dikkat edin! Çocuklarınızla yaptığımız konuşmalar, onların iç sesi haline gelir. 
Danışanın annesi, ona henüz küçükken "yemek yemezsen hasta olursun" iç sesini ona yerleştirmişti. Ve danışan bu iç sesle hep yemeye ve kilo almaya devam etti. Üstelik az yediği zamanlarda kendini hasta hissetti.
Hava soğuksa hasta olursun, kimseye güvenmemek lazım, trafik çok tehlikeli, zenginlik kötüdür, hayvanlardan uzak dur, mikrop kaparsın, elimi tutmazsan kaçırırlar, sokaklar güvenli değil, erkekler kötüdür...
Bunun gibi yüzlerce iç ses yerleştiriyoruz çocuklarımıza. Kendi korkularımızı, kaygılarımızı onlara aktarıyor ve onların ömür boyu bu olumsuz kodlamalarla yaşamasına neden oluyoruz.
Ne kadar büyük bir vebal değil mi  :(

 

 

ANNE KARNINDA BAŞLAYAN SORUNLAR

İnsanların hayatlarında köklü değişimlere vesile olabilmek güzel bir duygu. Onlardan gelen geri bildirimler ziyadesiyle mutluluk verici. Danışan bugüne ve bugündeki yakınlarına dair sorunlarla gelmişti. Oysa seans esnasında birebir yaşandı ki, sorunların kaynağı daha o doğmadan olanlardaydı. Annesinin stresli hamileliğinden başlayıp, doğumunda devam eden, bebeklikteki sıkıntılar bir bir çözümlendi. Aile sistemindeki tıkanıklık keşfedilerek akış tekrar sağlandı. Danışan artık tarif edilemeyen bir güzel duygu durumu içinde olduğu, hayata bakışı değiştiği ve çevresindeki insanlar bile bu duruma ayak uydurduğu için çok mutlu  :)
Unutmayın, anavatanımız çocukluğumuzdur. İçimizdeki yaralı çocuğa borçluyuz. Terapi süreci kişinin içindeki çocuğa borcunu ödemesidir. İçinizdeki çocuk iyileştiğinde hayatınız hayatlanır...

 

YAŞ YETMİŞ, İŞ BİTMEMİŞ

Akşam üstü olunca göğsü sıkışıyordu, nefes alamıyor, kalbi çarpıyordu. Yaşı 70'ti. Ne bilsindi ki sebebinin 4-5 yaşlarında oyun oynarken ambara kapatılması olduğunu. O hatırlamasa da bilinçaltı hatırladı, bilinçaltı hiç bir şeyi unutmazdı. Ve gitti o çocuğu ambardan çıkardı, şefkatle kucakladı. Güven verdi, destek oldu. Yıllarca başkalarının vermediği sevgiyi verdi ona. O çocuk iyileştikçe şimdiki hali de gitgide iyileşiyordu. Yaş yetmiş iş bitmiş demedi, ısrarla seanslarına devam etti. Ödevlerini titizlikle uyguladı. Azmetti.

Gece uykudan uyaran kaşıntılarla boğuşuyordu bir buçuk yıldır. Bütün vücudunu yakan. Ellerim delindi kaşımaktan diyordu. Azmetti. İçindeki sıkıntıları, stresleri, kötü düşünceleri attıkça kaşıntılar da azaldı gitti. %30 azaldı, %70 azaldı derken en son %90 geçti dedi. Gelse bile kaşımıyordu, rahattı. Kendiyle buluştukça, kendine ferah bir yaşam alanı açmıştı.

Son gelişinde gözlerinin içi gülüyordu. İçinde gayretle inşa ettiği iyilik dışarıdan da çok bariz görünüyordu. Genç ve dinç bakışıyla "artık çok iyiyim" dedi defalarca. Terapistini duygulandırdı. İlerleyen yaşına rağmen hayattan vazgeçmemiş, kendini iyileştirmişti. Seans sonunda kucaklayarak vedalaşırlarken dualaştılar karşılıklı. Ve terapist şükretti Rabbine, böyle güzel süreçlere şahit olmayı nasip ettiği için...

 

BİLİNÇALTI UNUTMAZ

Başlamadan önce dedi:

-Ama çocukluğumu hiç hatırlamıyorum. Hatta okul yıllarım bile yavaş yavaş siliniyor zihnimden

-Bilinçaltı unutmaz, o hatırlar

Daha yeni başlamışlardı ki, beşikte ağlarken buldu kendini. Kimse yoktu, kimse onu görmüyor, kimse onu duymuyordu. Hayattaki yalnızlığının, boşluğunun kaynağı o beşikteydi. Onu kucakladı, sımsıkı sarıldı, sevgiyle sarmaladı. Kendini sevdi, kendini iyileştirdi…

BAZEN YENİDEN DOĞAMAYA İHTİYACI OLUR İNSANIN

"Çok üşüyorum" dedi, tir tir titriyordu. Bir kundağa sarar gibi sarmaladık onu. Kendine sarıldı, kendini sarmaladı ve yeni doğmuş kendini ısıttı.

Travmalarla dolu bir hayat... Ve travmaları ta anne karnında başlamıştı. O yüzden regresyonda karanlık bir yerde buldu kendini, anne karnında. Ama güvende değildi, nefes alamıyordu, çok gürültü vardı, annesiyle birlikte düştükçe düşüyorlardı, çok canı yandı. Ruhunun yaraları o kadar acıtıcıydı ki, dünyaya gelmek istemedi...

Sonra kendi elinden tuttu kendinin. Yine kendisi ikna etti kendini, "hayat çok güzel, bu dünyanın sana ihtiyacı var" dedi. Ve yeniden doğdu, doğurdu kendini... Doğduğunda öylesine titriyordu ki, sonradan anlattığına göre 4 yıl önce çocuğunu doğurduğunda da aynı titremeyi yaşamıştı. Kendisine şefkatle sarıldı, ısıttı, destekledi, huzur ve mutluluğu tüm benliğiyle deneyimledi. Bu odada, bu koltukta yeniden doğmuştu ve bu hayatının artık yeni gerçeğiydi... İyi ki var, iyi ki doğdu...

Mükerrem Cahide Saraoğlu Danışmanlık ve Akademi

©2022, Mükerrem Cahide Saraoğlu Danışmanlık ve Akademi. Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page